Doğu Karadeniz’de kıyı şeridini genişletmek için yapılan deniz dolgu alanları ile dere yataklarına dökülen hafriyat atıklarındaki kimyasal içerikler, asbest tehlikesini gündeme getirdi. Hafriyatların ayrıştırılarak atık sahalarında depolanması gerektiğini belirten uzmanlar, atıklarda suya sızabilen kurşun, cıva ve asbest gibi ağır metallerin hem içme suyuna hem de deniz suyuna ciddi zararlar verdiği uyarısında bulundu.
Doğu Karadeniz’de denize yapılan dolgu alanları, ağır metal ve asbest tehlikesini de beraberinde getiriyor.
Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) bu yıl 3’üncüsü düzenlenen “Uluslararası İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Konferansı”na (ICEARC'23) 12 ülke ve Türkiye’den 85 üniversiteden 400’e yakın bilim insanı katıldı. İnşaat mühendisliği ve mimaride yeni teknolojiler ve uygulamaların görüşüldüğü konferansta uzmanlar, deprem gibi yıkıcı afetlere karşı yapıların dayanıklılığını artıracak teknolojileri ve metotları görüştü. Konferansta, dik ve engebeli arazi yapısı nedeniyle yapılaşma sorunu yaşanan Doğu Karadeniz’de kıyı şeridini genişletmek için yapılan deniz dolgulu alanları ile kontrolsüzce dere yataklarına dökülen hafriyat atıklarındaki kimyasal içeriklerin denizin yanı sıra doğaya da zarar verdiğine değinildi.
İnşaat atıkları üzerine çalışmalarını paylaşan Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şahmaran, 2000 yılı öncesinde inşa edilen binalarda rastlanan asbestin yanında binalarda bulunan ağır metallerin çevreye verebileceği tehlikeleri anlattı.
Bölgede deniz dolguları ile kontrolsüzce dere ve dere yatağına dökülen hafriyatlardaki kimyasal içerikli malzemelerin doğaya zarar verdiğini söyleyen Prof. Dr. Şahmaran, hafriyatların ayrıştırılarak muhafazalı atık sahalarında depolanması gerektiğini söyledi.
Hafriyat atıklarının dökülmesinin pek çok ciddi probleme neden olduğunu ifade eden Prof. Dr. Şahmaran, “Dere yataklarının bu atıklarla kapanması, gelecekte olası taşkınlarda aşırı yağışlarda derelerin görevlerini görememesi anlamına geliyor. Atıkların içerisinde suya sızabilen kurşun, cıva gibi ağır metaller veya herhangi bir zararlı malzemenin olması durumunda hem içme sularına hem deniz suyuna ciddi boyutta zararlı malzemelerin birikmesi anlamına gelir. Bunun da suda bulunan yaşama olumsuz etkisi olabilir.” dedi.
Atıkların suya sızıntısı riskine değinen Prof. Dr. Şahmaran, “İnşaat ve yıkıntı atıkları içerisindeki tehlikeli, suya sızabilecek malzemelerin tespit edilip yer altı sularına veya deniz sularına, suda yaşayan canlılara veya suyu kullanan insanlara zararlı herhangi bir malzemenin suya geçip geçmediğinin kontrol edilmesi lazım.” dedi, dere yataklarına yapılan dolgunun afet tehlikesini de beraberinde getirdiğine dikkat çekti.