Kahramanmaraş depreminin üzerinden 1,5 yıl geçti. 6 Şubat felaketinin ardından yaralar hala sarılmaya devam ederken gözler ise büyük İstanbul depremine çevrildi. Uzmanlar, İstanbul’da yaşanacak olası bir depremde Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat felaketine benzer sonuçlar beklediklerini ifade edip yakınlarda büyük bir deprem beklediklerini dile getirdi.
İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nde görevli öğretim görevlisi Prof. Dr. Himmet Karaman, olası bir İstanbul depremine ilişkin yapılması gereken hazırlıklar ve deprem sonrası yaşanabilecek olaylara ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Prof. Dr. Karaman, İstanbul’da 7’yi aşkın ölçekte bir deprem yaşandığında yıkımın büyük olacağını ifade ederek “17 Ağustos 1999 yılında Gölcük'te, Kocaeli depremleri dediğimiz depremler 7.4 ile başladı. Ardından 12 Kasım'da 7.2 ile devam etti. Bilim adamlarının bahsettiği İstanbul'da da aynı büyüklükte 7.7’ ye varan senaryolar var. Bunlar İstanbul’da yaşanırsa bizi büyük bir yıkım bekliyor. Her ne kadar 1999 yılından beri birçok kentsel dönüşüm çalışması yapılmış olsa da genellikle getirinin fazla olduğu bölgelere odaklandı. Ne yazık ki riskin fazla olduğu bölgelerde daha az sayıda kentsel dönüşüm çalışması yapıldı. O nedenle ne yazık ki İstanbul daha hazır değiliz.” diye konuştu.
Olası İstanbul depreminin ne zaman olabileceğine ilişkin konuşan Prof. Dr. Karaman, “Fay hatlarının tür, uzunluk ve derinliklerine göre bu değişebilir. İstanbul’u etkileyecek Marmara'da bulunan fay hatlarının iki farklı kırılma senaryosu var. Bunlardan bir tanesi 100 yılda bir olması, bir tanesi 250 yılda bir olması. İki senaryoda da bizi yakınlarda deprem bekliyor diyebiliriz. Ne yazık ki bunu şu tarihte olacak demek şu an için mümkün ve doğru değil. Ama 30, 25, 10 yıllık periyotlarla bunların tahminleri yapılıyor. Bizler de yakın zaman içerisinde olmasını bekliyoruz. Ama net bir tarih vermek doğru değil.” ifadelerini kullandı.
Vatandaşlardan belediyelere, belediyelerden bakanlıklara, bakanlıklardan hükümetlere kadar herkesin belirli sorumlulukları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karaman, “Vatandaşlar olarak ilk önce evimizi risk alanına çıkıp evimizde deprem anında düşebilecek, yıkılabilecek, devrilebilecek yapılar, eşyalar varsa kontrol etmemiz ve bunları sabitlememiz gerekiyor. Kendi yanımızda bina yıkılırsa, içerisinde 3 günden fazla yaşayabilmemiz için su, yiyecek gibi malzemeleri bulundurmalıyız. Bir afet çantası bulundurmamız gerekiyor ki bina hasar görürse altında enkaz altında kaldığımız süre boyunca bunları kullanabilelim. Bir diğeri de eğer bina yıkılmazsa dışarı çıktığımızda da yanımıza ekstra malzeme olarak kullanabilelim. Vatandaşlar için bunlar en önemli sorumluluklar.” diye konuştu.
Prof. Dr. Karaman vatandaşların olası bir deprem felaketine ilişkin yapması gerekenler ile ilgili sözlerine şöyle devam etti: “Deprem sonrası toplanma alanları neresi, bunları bulması, bilmesi ve birkaç kez gidip gelmiş olması, en güvenli yolları belirlemiş olması gerekiyor. Toplanma alanından sonra eğer evleri yıkıldıysa gidecekleri barınma alanları olacak. Bu barınma alanlarına nasıl ulaşacaklar? Nerede bunlar? Evde değilse yakınlarıyla birleşmek için buralara nasıl ulaşacaklar? Onları kendi kendilerine planlamaları gerekiyor. Bu aile içi afet yönetim planlarını vatandaşların yapması gerekiyor.”
İstanbul ve diğer illerde il risk azaltma planları AFAD ve valilikler tarafından yapıldığını belirten Prof. Dr. Hikmet Karaman, “Bu planlar, Türkiye Afet Risk Azaltma Planı olarak bütünleştirildi. Burada her ilçenin de kendine düşen sorumlulukları var. Bu sorumluluklar neler? Eski yapılar nerede? Hangi bölgelerde kentsel dönüşüm strateji planına göre, kentsel dönüşüm yapılmalı? Hangi bölgelerde acil ulaşım yolları var? Nereler müdahale yolları, nereler tahliye yolları? Bunların belirlenmiş olması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Büyükşehir belediyelerin olası bir deprem ile ilgili yapması gereken çalışmalar hakkında da konuşan Prof. Dr. Karaman, “Onların da kapasiteleri ölçüsünde barınma alanlarını genişletebilmeleri, müdahale eylem planlarını yapabilmeleri ve risk azaltma stratejilerini geliştirmeleri gerekiyor. İstanbul’da dokunulmamış alanlar hala bulunuyor. 7.4- 7.6 büyüklüğünde bir deprem olursa gerçekten büyük bir sıkıntı bekliyor. Çünkü yıkılması beklenen çok fazla sayıda bina var. Deprem olmadan bile yıkılan binalar var. Burada tüm sorumluluk belediyelerde değil, vatandaşlarda, müteahhitlerde, belediyelerde de var. En riskli yapıların, bölgelerin belirlenmesi ve buna göre müdahale planlarının yapılması gerekiyor.” dedi.
İstanbul'da, Kahramanmaraş'ta yaşanan ve 11 ili etkileyen depremin benzer sonuçlarını beklediklerini ifade eden Prof. Dr. Karaman, “İstanbul'da 2002’den beri yapılan verimli çalışmalar var. Bunlar belirli bir oranda riski azalttı. Bizim için önemli olan şey şu; yolların kapanmasını engellememiz gerekiyor. İstanbul'da acil ulaşım yolları belirleniyor, bunlar yapıldı. Kentsel dönüşümde acil ulaşım yollarını kapatabilecek köprü, viyadük, binaların önceliklendirilmesi gerekiyor.” dedi.
İstanbul ve çevresinde geçmiş zamanda yaşanan depremlerin Yalova, Mudanya, Kocaeli hatta Tekirdağ’a kadar varan hasarlara neden olduğunu söyleyen Prof. Dr. Karaman, olası bir deprem Marmara Denizi etrafındaki birçok yeri etkileyeceğini aktardı.