Sanayi dalgıçları, akvaryum temizliğinin yanı sıra düzenli aralıklarla dalış yaparak tehlikeli deniz canlılarından sayılan vatoz ve köpekbalıklarını elleriyle besliyor.
Ankara'da büyük bir akvaryumda görev yapan sanayi dalgıçları, su altı yaşamının tehlikeli türleriyle ilgileniyor.
Su altı canlılarını ürkütmemek için sakin davranması gereken dalgıçların, bu nedenle fiziksel şartların yanı sıra psikolojik açıdan da güçlü olması gerekiyor.
Dalgıçlar, sportif dalışın haricinde haftanın belirli günlerinde başta su altı yaşamının tehlikeli türleri arasında yer alan 3 metre uzunluğundaki kum kaplanı köpekbalığı, vatoz gibi binlerce deniz canlısını elleriyle besliyor.
Beslemenin yanında akvaryumun temizliğini de üstlenen dalgıçlar, canlıların dengesini bozmadan yapay bir ortamda onlara habitat sağlamaya çalışıyor.
Keçiören Belediyesine ait "Deniz Dünyası" adlı akvaryumdan sorumlu olan Ali Cüneyt Sürek, mesleğini anlattı. Askerliğinden sonra bir dalış kursuna giderek brövesini aldığını söyleyen Sürek, yaklaşık 12 yıldır Keçiören'deki akvaryumda çalıştığını belirtti.
Sürek, "Mesleğimi duyanlar, 'Ankara'da dalgıç nasıl görev yapar?' diye şaşırıyor. Türkiye'deki çoğu ilde olduğu kadar Ankara'da da çok fazla dalgıç, bu işten parasını kazanan çok kişi var. Denizi olmayan, insanların denize hasret kaldığı bu yerde bizim suyla bu kadar uğraşır olmamız çok güzel bir şey." diye konuştu.
Önce akvaryumdaki teknik işlerden sorumlu olduğunu anlatan Sürek, zamanla dalış yaparak balıkların beslenmesine yardım ettiğini anlattı.
Mesleğin ilk başlarında tedirginlik yaşadığını ancak zamanla bu duruma alıştığını dile getiren Sürek, "Bir nevi balık adamız ve iş arkadaşlarımız balıklar. Bizim elimize bakıyorlar. Ne yazık ki burada kafesteler. Mümkün olduğunca onlara doğal ortamında olduklarını hissettirmeye çalışıyoruz. Yemleme konusunda mümkün olduğunca imtina ediyoruz." dedi.
Balıkların hepsinin beslenme rutininin farklı olduğunu belirten Sürek, içlerinde köpekbalığının da bulunduğu bu canlıları evcil hayvanı gibi gördüğünü söyledi.
Cüneyt Sürek, hayvanları beslemenin yanı sıra akvaryum temizliğinden de sorumlu olduklarını belirterek, mesleğinin zorlu yanını şöyle anlattı:"Önce hayvanın habitatında olduğunu kabul edeceksin. Su altına girerken, siz hayvanın doğal hayatına girmiş oluyorsunuz. Bu durumda hayvan size yaklaşabilir, dokunabilir, bundan korkmamak gerek. Panik yapmamak, ani hareketlerde bulunmamak gerekiyor. Vatozların kuyruklarında kendilerini savunma amaçlı iğneleri vardır, bunları karşısındakine batırıp zehirleyebilir. Bundan çok iyi sakınmak gerekiyor. Hayvanları arkadaş olarak görmek, hayatlarına dokunmak lazım. Ancak bunları yaparken korkmamak, hayvanlarla dengeyi korumak gerekir."
Sürek, mesleklerinin zorlu yanlarından birinin de akvaryumdaki tuzlu su dengesini ayarlamak olduğunu dile getirerek, "Bu canlılara denizde ya da doğal ortamlarında buldukları koşulları yapay da olsa sağlamaya çalışıyoruz." dedi.