Sanatçı Metin Arolat'ın öldüğü gün evde serum uygulaması yaptırdığı iddiası bu uygulamaların risklerini yeniden gündeme getirdi. Sağlığın korunması, bağışıklığın kuvvetlendirilmesi gibi çeşitli nedenlerle hekim bilgisi olmadan tüketilen serum, vitamin, ilaç ve takviye ürünlerin, hastada çeşitli reaksiyonlara neden olarak yaşamı tehdit edebildiği bildirildi.
Serumlar mucizevi vaatlerle pazarlanıyor, evde serum uygulamaları sosyal medyanın da etkisiyle giderek yaygınlaşıyor. Ancak serumlar sanıldığı gibi mucizevi değil üstelik riskli. Ölüme götüren serum çılgınlığı: Fenomenlerin önerisi atom, vitamin kokteyli, gençleşme iksirine dikkat!
Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Nurdan Köktürk, çağdaş tıp etiğinin, geçmişten günümüze kadar geçerliliğini koruyan 4 temel ilkesi olduğunu söyledi.
Köktürk, "Bunlar, özerklik, zarar vermeme, yararlılık ve adalet ilkeleridir. Zarar vermeme ilkesinin temelini oluşturan 'Önce zarar verme' sözünün Hipokrat tarafından söylendiği kabul edilir. O dönemden bu yana da tıp uygulamalarında temel ilke olarak devam ettirilir. Bazı tıbbi uygulamalarda da hastanın zarar görme olasılığı vardır." diye konuştu.
Dijitalleşmenin sosyal yaşamda aktif yer alması ve sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte sağlığın korunmasına yönelik bilgi kirliliğinin söz konusu olabildiğinden, özellikle sağlıkla ilgili her şeyin mutlaka hekim tarafından belirtilmesi gerektiğini dile getiren Köktürk, çeşitli platformlarda yer alan bilgilerin doğruluğunun kabul edilebilmesi için de mutlaka kaynak gösterilip gösterilmediğine ve o kaynağın neresi olduğuna dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Köktürk, sosyal medya platformlarında sağlıkla ilgili birçok öneriye rastlandığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "Bu önerilerin çoğu bilimsel verilere dayanmadan yapılmakta hatta reklam niteliği taşımaktadır. Bu nedenle içeriği, etkisi bilimsel olarak ispatlanmamış uygulamalar yaygın hale gelmiştir. Tüm tedaviler, hastaya tanı amaçlı uygulanan tüm girişimler, vitamin, serum, antioksidanlar gibi takviyeler sadece hekimin sorumluluğundadır. Bu takviyeler kulağa hoş gelse ve zararsız görünse bile herkes için güvenli ve uygun değildir. Bu takviye yöntemlerine ilişkin araştırmaların kısıtlı olduğu ve hastalıkları önleme ile ilgili yeterli veri olmadığını bilmemiz gerekiyor."
İlaçların, vücuda istenmeyen etkilerinin de olabileceğine işaret eden Köktürk, "İlaçlar, alerjik reaksiyonlara, böbrek ve karaciğer bozukluklarına, ani solunum ve kalp durmasına yol açabilir. Bu yan etkiler bilinmeli ve dikkate alınmalıdır." uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Köktürk, sadece yeterli bilimsel araştırmalarla etkinliği kanıtlanmış tedavilere güvenilmesi gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tedavi adı altındaki her unsur sadece ve sadece doktor istemiyle ve doktor denetiminde uygun tıbbi koşullarda uygulanabilir. Vücuda verilen şeylerin iyileştirici etkisi için önce bunun bilimsel yolla kanıtlanması, doğru teknikle, doğru dozla doğru yolla uygulanması gerekir. Bu koşullardan biri eksik kaldığında o tedavi, tedavi olmaktan çıkabilir ve zarar verici bir unsura dönebilir."