Yer altında can kurtarma eğitimleri gören Somalı madenciler, aldıkları eğitimlerle kendilerini maden kazalarının yanı sıra deprem ve benzeri afetlere karşı da hazır tutuyor. Tüm ülkeyi yasa boğan 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde görev alan ve mesleklerinin kendilerine kazandırdığı beceriler sayesinde arama kurtarma çalışmalarına büyük katkı veren Somalı madenciler, can kurtarma mücadelesinde görev almanın haklı gururunu yaşıyor.
Türkiye'nin önemli linyit üretim merkezlerinden Manisa'daki Soma Havzası'nda, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü'nde de yerin altında ekmek mücadelesi devam ediyor.
Tüm ülkeyi yasa boğan 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde görev alan ve mesleklerinin kendilerine kazandırdığı beceriler sayesinde arama kurtarma çalışmalarına büyük katkı veren Somalı madenciler, can kurtarma mücadelesinde görev almanın haklı gururunu yaşıyor.
Zaman zaman "yer altında tahlisiye (can kurtarma)" eğitimleri gören madenciler, kendilerini maden kazalarının yanı sıra deprem ve benzeri afetlere karşı da hazır tutuyor.Manisa'nın Soma ilçesindeki bir maden işletmesinin teknik müdürü Mustafa Çalık, 6 Şubat'taki depremin ardından Soma'dan binlerce madencinin bölgeye sevk edildiğini, işletmelerinden de 481 madencinin gönüllü olarak bölgede görev aldığını belirtti.
Yer altı için tahlisiye eğitimi aldıklarını ancak deprem ve bina enkazında çalışma tecrübeleri olmadan bölgeye gittiklerini anlatan Çalık, örnek bir koordinasyonla yüzlerce canı kurtarmayı başardıklarını ifade etti.
Deprem bölgesindeki afetzedelerin kendilerine güven duyduğunu anlatan Çalık, "Depremzedeler, madenciler bizim binalarımızda çalışsın diye başımızda nöbet tutuyorlardı. Biz yer altı kazalarında, yer altı arama kurtarma ekibi olarak depremden 10 kat daha riskli bölgelerde çalışıyoruz. Zararlı gazlar, içerideki hava durumu var, hareket kabiliyetiniz kısıtlı." ifadelerini kullandı.
"Deprem bölgesine gittiğimizde ekibim ve ben 24 saat uyumadan enkazın içinde çalışmaya devam ettik." diyen Çalık, "İnsanlar bize gıptayla bakıyordu. Kürek sallarken çıkardığımız tozdan bizim bina enkazı görünmüyordu. Domuzdamı (Madenlerde çökme tehlikesi olan yerleri direklerle örme) popüler oldu. Madencilerin disiplini, iş sağlığı ve güvenliğini dikkate alarak çalışmaları, bizi bu işte başarılı kıldı." diye konuştu.
Deprem bölgesinde hayatını kurtardıkları kişilerin kendileriyle ya da yakınlarıyla görüşmeye devam ettiklerini vurgulayan Çalık, "Hala görüştüğümüz depremzedeler var. Kahramanmaraş'ta bir savcı bey vardı. Arama kurtarma yaptığımız sitede yakınları vardı. İnanın daha dün beni aradı. Konuştuk, halimi hatırımı sordu." dedi.
Çalık, büyük bir özveriyle çalıştıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:"Bir ekip arkadaşımı dinlenmeye göndermek istedim, 'uyuman lazım' dedim. 'Yatmayacağım' dedi. Israrla emredince gitti yarım saat sonra geri geldi. 'Soğuktan uyuyamıyorum, çalışırken ısınıyorum, düşene kadar çalışacağım.' dedi. Biz özveriyle çalıştık. Rabb'im bir daha ülkemize böyle afetler yaşatmasın. Maalesef deprem de doğanın bir gerçeği. Olduğu takdirde biz her zaman görev için hazır ve nazırız."
Maden tahliye ve eğitim görevlisi Mehmet Can ise depremde Adıyaman'da görev aldığını dile getirdi.Görev yerine vardıklarında ilk olarak 7 yaşındaki bir çocuğu kurtardığını ve kendi oğlu kurtulmuş gibi sevindiğini anlatan Can, şunları söyledi:"Ondan sonraki sağ çıkardıklarımızı ailelerine, sağlık ekiplerine teslim ederken onların yüzündeki mutluluğu tarif edemem. Sağ çıkardıkça daha azimle çalıştık, 24 saat uyumadan. Oraya dinlemeye değil gönüllü olarak mücadele etmeye gitmiştik. Orada dinlenmek bize yakışmazdı. Biz de madenciye yakışır şekilde zor şartlarda çalışmanın nasıl olduğunu Türkiye’ye göstermeye çalıştık."
19 yıllık madenci Mehmet Dalgıç da madendeki çalışma usullerine göre enkazda arama kurtarma yaptıklarını dile getirerek, şöyle konuştu:"Enkazda en üstten blokları kaldırarak kişilere ulaşmak yerine, ses alınan bölgeye en yakın yerden, enkaza girip, blokları kıra kırarak ve tahkimat kurarak, domuzdamı yaparak kurtarma yaptık. Maden içinde yer altında aynı 'baca sürer’ gibi ilerleme yaptık. Beton blokları kıra kıra, dele dele enkaza girdik. Oradan kazazedeleri aldık, biz bunu madende görmemiş, yer altına bu şekilde ilerleme yapmamış olsak yapamazdık."