• Sitemizde hiç bir şekilde yasa dışı bahis ve kumar oynatılmamaktadır! Futbol Forum Sitesi, Türkçe dilini kullanan ve Türkiye dışında yaşayan kişileri bilgilendirmek amacıyla düzenlenmektedir. Futbol Forum sitesinde tanıtılan bahis firmaları Türkiye Cumhuriyeti kanunlarınca yasal olmayabilir, Türkiye'de ikamet eden ve paylaştığımız iddaa tahminlerini takip eden kişiler Sportoto bayileri olan; Bilyoner, Nesine, Tuttur, Birebin, Misli ve Oley web sitelerinden bahis yapmalıdır. Digitürk ve D-Smart gibi platformların sahip olduğu telif haklarından ötürü sitemizde yayınlarına yer verilmemektedir.

    Skype : live:.cid.a929326185b46229

Türkiye'nin önemli tatlı su kaynağı can çekişiyor! Tedirgin eden görüntü

Bahisci

New member
Katılım
24 Tem 2023
Mesajlar
32,457
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Türkiye'nin önemli tatlı su kaynağı can çekişiyor! Tedirgin eden görüntü

Türkiye'nin en büyük tatlı su göllerinden Eğirdir Gölü'nde ortaya çıkan aşırı kirlilik ve kuraklıkla birlikte alg patlamasının yanı sıra, müsilaj da ortaya çıktı.

xArTZ20sO0ihPBQoYlTFIg.jpg

Türkiye'nin önemli tatlı su kaynaklarından ve stratejik öneme sahip Eğirdir Gölü, özellikle bu yıl can çekişiyor. 1950'li yıllarda ortalama su derinliği 16 metreyken günümüzde 3,2 metreye kadar düşen ve su miktarındaki kaybın yüzde 70'e ulaştığı belirtilen Eğirdir Gölü'nde önceki günlerde başlayan alg patlamasının yanı sıra, müsilaj da başladı.
tgJKTG3YP0i6K0wXrFBIHA.jpg

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü'nün bazı kıyı kesimlerindeki suyu, yeşil bir örtü gibi kaplayan alg patlamasının (siyanobakteri), gölün üst kısmını ise müsilaj şeklinde kapladığını kaydetti. Gölün ileri kesimlerinde suyun renginin birçok alanda siyanobakteri etkisinde olduğuna dikkati çeken Dr. Erol Kesici, göl suyunun parlak yeşil-mavi renge büründüğünü anlattı.
UacyTPuymE-7Q6-iKBZLHA.jpg

Gölde aşırı oranda alg artışının gölün kirliliğinin göstergesi olduğunu belirten Dr. Kesici, “Tatlı su kaynağının her tarafını bitkiler istila etti. Önlem alınmasında çok geç kalınırsa gölün önceki su kalitesine sahip olması adeta imkansızlaşacak. Çünkü gölde kirliliğe neden olan makro ve mikro su bitkilerinin aşırı gelişimi kontrol altına alınamıyor. Tehlikeli bir bakteri türü olan siyanobakteri istilası gölde sonun başlangıcının hızla arttığının göstergesi" dedi.
OIAP6XkEPk27vsGkhYVmYQ.jpg

Yıllarca atık alanı olarak kullanılan göllerin azalan su seviyeleriyle, atık kaynaklı kirliliği artık eskisi gibi gizleyemediğini söyleyen Dr. Kesici, “Bunun sonucunda göldeki kirlilik-hastalık sorunu; alg patlamasıyla dipten dışa vurmakta olduğunu göstergesidir. Siyanobakteri türlerinin bir kısmının zehirli olup aşırı çoğalması göl suyundaki çözünmüş oksijenin azalmasına ve bazı kesimlerinde de tamamen yok olmasına neden olduğundan suyun 4'üncü sınıf suya dönüşmesine de neden olmaktadır" diye konuştu.
1hpOOTF56kiDY1Z-7HYDCg.jpg

Dr. Kesici, gölün farklı yerlerinde yapılan su analizleri çalışmalarında, oksijen seviyelerinin düşük olup, gölde tuzluluk oranının bilhassa bu aylarda giderek artış gösterdiğini kaydetti. Dr. Kesici, bu durumun göldeki canlıların yaşamına olumsuz etki edip, farklı türlerin artış göstermesine neden olduğunu söyledi.
_7rKjgIf3UaMzkb4qimMFQ.jpg

Gölün bazı yerlerinde dip çamurunun, su kütlesi pelteleşmiş (müsilajlaşmış) mikro- makroskobik alglerle kaplı olduğuna dikkati çeken Dr. Kesici, şu uyarılarda bulundu:“Bu tür oluşumlar su kaynaklarının beslenmesinde artan kayıplara yol açıp, su girişi dengesiz göllerde kirlilikle birlikte üst seviyeye çıkar. Gölün tarımsal üretim kirliliğinin çok şiddetli baskısı altında olması, sularda nitrat ve fosfat gibi besleyici tuzların aşırı artışına neden olmaktadır. Bunun sonucunda gölün suyu açık sarı-yeşilin farklı tonlarındaki renge dönüşmektedir
GzJQEOJwKE-oXWh4L5dDrg.jpg

. Bu tabakalaşma su sıcaklığıyla birlikte, ışık alglerin çoğalmasını hızlandırmaktadır. Görünen manzarada azot ve fosfor gibi tuzların göl içerisinde, bu bölgelerde homojen dağılımı, gölün bu kesimlerinde alg patlamasına neden olmaktadır. Gölün içerisinde aşırı oranda askıda katı madde bulunması, gölün dip çamurunun organik karakterde olduğunu göstermektedir. Eğirdir Gölü canlı bir varlıktır, milyonlarca yıl doğal çevre ve iç dinamiğiyle korunarak gelmiştir.
1zzrpZ44dEqOr_W1ddUh7Q.jpg

Canlı çeşitliğinin kaybolması, organ kaybı gibidir, suyunun azlığı ve kirlilik baskısı gölü güçsüz bırakmasının yanı sıra, vücut direncinin çökmesi gibi ekosistem direncinin kaybolmasına neden olmaktadır. Gölü havzasıyla birlikte korumalıyız. Eğirdir Gölü'ne son 70 yıldır baraj, su deposu gözüyle bakılması- kullanılması, gölün korumadan kullanılmasının sonuçları son yıllarda yaşanan alg patlamalarının gölün yüzeyine vurmasıdır ve çok da tehlikelidir."
 
Üst Alt